MUSTAFA İRİŞ; “MUHALEFET GÖREVİ YERİNE GETİRİLEMİYOR!”

MUSTAFA İRİŞ; “MUHALEFET GÖREVİ YERİNE GETİRİLEMİYOR!”

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa İriş, Edirne İl Teşkilatında düzenlediği basın toplantısında 2016 yılını; “Ekonomi, Ahlaki ve manevi tahribat, Dış Politika / Terör / 15 Temmuz kalkışması, Anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemi  başlıklarıyla  4 maddede değerlendirdi.İriş; bir gazetecinin sorusu üzerine verdiği cevapta ”Ülkenin gerçek gündemi konuşulamıyor ve Muhalefet görevi yerine getirilemiyor!” Dedi.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa İriş Edirne yerel ve ulusal basın temsilcileri ile yaptığı kahvaltılı basın toplantısında, “Ekonomik hayatımızdaki dengesizlikler, eğitim sistemimizdeki arızalar, ülkemizde ve dünyada yaşanan ahlaki erezyonlar sonucu milletimizin  temel taşı olan aile yapımız sarsılıyor.” Dedi.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı İriş’in basın toplantısında öne çıkan başlıklar şöyle oldu;             

-CHP nin muhalefet anlayışı AKP nin ,işine yarıyor!

-Ülkenin gerçek gündemi konuşulamıyor ve Muhalefet görevi yerine getirilemiyor!       

-14 yılda ülke olarak 700 Milyar faiz ödedik...2017 yılında 57,5 milyar faiz ödeyeceğiz!

-Belediye başkanının asli görevi heykel dikmek değildir!

- AKP 14 yıldır ülkeyi tek başına muazzam bir medya desteği ile dilediği şekilde yönetmektedir!

- Okul öncesi eğitim,ilk, orta, lise müfredatı gözden geçirilmeli ve derhal yeniden düzenlenmelidir!

- istihdam ve üretime dönük olmayan bütün yatırımlar durdurulmalıdır!

-Ülkemizin meraları ıslah edilerek derhal hayvancılığa açılmalıdır!

- Hiçbir zaman, yargıya müdahale olmamalıdır!

- Türkiye, şekil değişiklikleriyle kurtulamaz, ancak zihniyet değişikliği ile kurtulur!

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı İriş 2016 yılı değerlendirmesinde şunları söyledi;

 “Geri getirilemeyecek, hiçbir şekilde satın alınamayacak olan 1 yıllık zaman dilimini daha geride bırakıyoruz. Yani hepimizin ömürlerinden 1 yıl daha eksilmiş olacak. Bilirsiniz, sene başlarında ticaret erbabı hesabını, kitabını kontrol eder. “Kar’da mıyım?, zararda mıyım?” muhasebesini yapar. Aslında ferdi olarak ta böyledir. Zira iyi veya kötü her yaptığımızın işin her söylediğimiz sözün bir hesabı vardır” diyerek başladığı basın toplantısında şu önemli açıklamalarda bulundu.

“İşte Millet olarak biz de durumumuzu gözden geçirmeli, muhasebemizi iyi yapmalı, geleceği de daha güzel planlamalıyız.

Biraz evvel ifade etmeye çalıştığım gibi, sene başları “vur patlasın, çal oynasın” havasında geçmemeli. Durum muhasebesi yapma fırsatı olarak değerlendirmelidir. 2017 yılına girerken 2016 yılında neler oldu? Gündemimizi neler oluşturdu?  Kısa başlıklar altında ifade edecek olursak;

1.            Ekonomi

2.            Ahlaki ve manevi tahribat

3.            Dış Politika/ terör / 15 Temmuz kalkışması

4.            Anayasa değişikliği – Başkanlık sistemi

EKONOMİ:

Önce bir durum tespiti yapalım.

14 yıldan beri aynı parti iktidardadır. Yani Meclis çoğunluğuna sahiptir ve ülkeyi tek başına yönetmektedir.

Muazzam bir medya desteği ile olayları dilediği şekilde değerlendirme gücüne sahiptir. Maalesef bundan dolayı ifade edeceğim hususların toplumun büyük çoğunluğu tarafından bilinmesi ve anlaşılması oldukça zordur. Ama biz doğru bildiklerimizi ve gördüklerimizi yalın bir şekilde söylemeye mecburuz. Çünkü ülkemiz, milletimizi seviyoruz.  Günü birlik politik çekişmelerin etki alanında değiliz. Saadet Partisi olarak iyinin, doğrunun,faydalının ve adil olanın gerçekleşmesi için çalışıyoruz.

Bir ekonominin sağlıklı gelişmesinin başlıca göstergeleri şunlardır:

a)            Ülke Bütçesi denk mi? Açık mı veriyor?

b)           İthalat ve ihracat denk mi yoksa açık mı veriyor? Yani dış ticaret açığı var mı?

c)            Cari açık, yani döviz aramak mecburiyetinde miyiz? değil miyiz?

d)           İç ve dış borçlar azalıyor mu, artıyor mu?

e)           İşsizlik azalıyor mu, artıyor mu?

f)            Gelir dağılımında adil bir tablo var mı? Yok mu?

Bu kriterlere cevabımız olumlu ise gidişat iyiye doğrudur. Ekonomi sağlıklı gidiyordur. Kimse kusura bakmasın; dost acı ama gerçeği söyler. Ne yazık ki göstergeler negatiftir.

Bir iki rakam vermek istiyorum. Devletimiz 14 senede 700 milyar lira faiz ödemiştir. 2017 yılı bütçesinde 57.5 milyar lira faiz ödemesi vardır.  Daha fazla rakamlar vererek sizleri yormak istemem. Bilgiye ulaşmak çok kolay. Devletin resmi raporlarında bütün rakamlar var.

Değerli arkadaşlar, kıymetli basın mensupları;

Evet, yollar, köprüler, tüp geçitler hayatımızı kolaylaştırıyor. Ama istihdam ve üretime dönük yatırımlar yapılmadığı için bütün dengeler bozuluyor. En alt gelir grubunu oluşturan %10’luk dilim ile en üst %10’luk dilim arasında tam 13 kat fark oluşmuştur.

Tarım ve Hayvancılıkta da sürecin iyi yönetilmediğini düşünüyoruz. Özellikle hayvancılıkta ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz. Sürekli canlı hayvan ve et ithal ediyoruz. Çözüm için ülkemiz meraları ıslah edilerek hayvancılığa açılmalıdır. Coğrafyamıza ve iklim şartlarına uyumlu damızlık ıslah projeleri yapılmalı, teşvik edilerek yakın takibe alınmalıdır. Yapılan desteklerin ne kadarının doğru ve isabetli olduğu ölçülmelidir. Ne kadarı çar-çur ediliyor, bilinmelidir.

Ekonomiyi rayına oturtabilmek için, üretime dönük olmayan bütün yatırımlar durdurulmalıdır. İstihdam, üretim ve ihracata dönük yatırımlar hayata geçirilmelidir. Güçlü, süratli ve yaygın sanayileşmeyi sağlayacak adımlar atılmalıdır. “İnsan doğduğu değil, doyduğu yerde yaşar” derler. Onun için insanlarımızın doğduğu yerlerde yaşamalarını sağlayacak şekilde sanayi yatırımları yapılmalıdır.

Şimdi, siz bütün yatırımları İstanbul ve yakın çevresine yönlendiriyorsunuz.  25 milyon insanı dar bir bölgeye yığdınız, hala da yığıyorsunuz. Diğer taraftan Anadolu’yu iç göçlerle boşaltıyorsunuz. Yani Anadolu’da toprak insansızlaşıyor. İstanbul’da da insan topraksızlaşıyor. Bu konu başlı başına bir fecaattir. Bundan dolayı Doğu ve güneydoğuda güvenli ortam hazırlanarak sanayi bölgeleri kurulmalı, bu göçün önüne geçilmelidir.

AHLAKİ VE MANEVİ TAHRİBAT

Ekonomik hayattaki dengesizlikler, eğitim sistemimizdeki arızalar ile ülkemizde ve dünyada yaşanan ahlaki buhran toplumumuzu derinden etkiliyor. Bunun sonucu olarak da dünyevileşme, bireyselleşme, egoizm yayılıyor. Bu durum toplumsal huzurumuzu bozuyor. En önemlisi de aile yapımız sarsılıyor. Aile milletin temel taşıdır. Eğer o itibar kaybına uğrar fonksiyonları azalırsa, toplumun gücü azalır. 2015 yılında 600 bin evlenmeye karşılık 200 bin boşanma başvurusu işin vahametini ortaya koymaya yeterlidir. Diğer taraftan suç ve suçlulardaki artış da ahlaki ve manevi aşınmaların birer sonucudur. Hapishanelerin 200 binden fazla insanla dolup taşıyor olması meseleyi açıklamaya yeter. 

Peki, neler yapılmalı?

Saadet Partisi olarak diyoruz ki; “Önce Ahlak ve Maneviyat” düsturu ile devletin ve toplumun tüm katmanlarını kapsayan top yekûn bir manevi kalkınma programı hazırlanmalıdır. Ailedeki ahlaki dejenerasyonu tetikleyen medya unsurları RÜTÜK tarafından engellenmelidir. Hükümet AB normları gibi aile yapısını bozan politikalardan vazgeçmelidir. Merhamet ve Adalet ekseninde aileyi koruyucu politikalar üretilmelidir. Ekonomik sebeplerle evlenemeyen gençlere faizsiz kredi sağlanmalıdır. Ev hanımları gerçekte en değerli varlıklarımız, annelerimizdir. Çalışan statüsünde kabul edilerek sigortalı olmaları sağlanmalıdır.

Sonuç olarak, aile kurumunun geçmişte sahip olduğu itibarı yeniden kazandırılmalıdır.

Diğer taraftan okul öncesi eğitim ve ilk, orta, lise müfredatı gözden geçirilmeli, kendi değerlerimizi ön plana çıkaran bir müfredat programı acilen hazırlanmalıdır. 14 yıldır tek başına yönetimde bulunan iktidarın en çok zaaf gösterdiği konuların başında eğitim meselesi gelmektedir.

DIŞ POLİTİKA-TERÖR VE 15 TEMMUZ KALKIŞMASI

Kıymetli Basın Mensupları, değerli arkadaşlar;

Ekonomide “Adil bir Düzen’’ kurulamamıştır. Gelir dağılımında adalet sağlanamamıştır. İşsizlik, yoksulluk azaltılamamıştır. Yaşanan ahlaki tahribat, manevi yozlaşma, kardeşlik bağlarını zayıflatmıştır. Böylece güvenliğimizi tehdit eden şartlar terörü de besler hale gelmiştir.

Haksız yere bir cana kıymak bütün insanlığı katletmek gibidir. Bu, bizim inancımızın bir hükmüdür. Her söylediğimiz sözün, her yaptığımız işin bir gün mutlaka hesabının verileceği gerçeği bizim inancımızın bir hükmüdür. Bizim kardeşçe birlikte yaşamamızı sağlayan bu muhteşem değer ölçülerimizi hayatımıza hakim kılmadan terörü önleyemeyiz.

100 yıldan beri ülkemizi parçalayıp küçük lokmalara bölmeye çalışan ülkeleri stratejik ortak yaparak terörü önleyemeyiz. Öncelikli olarak devlet – millet kaynaşmasını sağlayıcı adımlar atılmalıdır. 80 milyonun kardeşliği ön planda tutulmalıdır. Bu topraklarda yaşayan insanlarımız; canı gönülden “benim ne güzel ülkem, ne güzel devletim var” diyebilmelidir.

Diğer taraftan komşularımızla iyi ilişkiler geliştirmenin yolları bulunmalıdır. En çok gidiş geliş, seyahat/turizm komşu ülkelerle olmalıdır. En canlı ticaret komşularımızla olmalıdır. Spor müsabakaları, gençler arası iletişim vs. komşu ülkelerimizle daha çok olmalıdır. Bütün bunlar yapılabilecek, yapılması gereken işlerdir. Yani komşularımızla “sıfır sorun” lafta kalmamalı, gerçekleşmelidir.

Mesela; bu durum Suriye ile sağlanmıştı. Ama birileri ortalığı karıştırdı! Tam tersi bir yönlendirme ile orası kan gölüne dönüştü. Şimdi gelinen nokta Saadet Partisi’nin başından beri söylediği yerdir. Ne yapıp-edip komşularımızla müzakereler yapıp, sorunlarımızı beraberce çözeceğiz. Keşke ta başından, Rusya’yı falan da karıştırmadan, bölgedeki kardeş ülkeler ile kendimiz çözseydik. Ama zararın neresinden dönülürse kardır, diyoruz.

Bu arada Batı ve İsrail derinden derine mezhep kışkırtması yapıyor. Komşumuz İran’la hiç yoktan aramızı açmaya çalışıyorlar. Bazı medya ve gruplar bu iş için kullanılıyor. Oyunlara gelmememiz lazım. Birlik ve beraberliğe giden yolda yürümemiz lazım.  Düşmanlıkları azaltıp, dostlukları çoğaltmanın çabası içinde olmalıyız.

15 TEMMUZ OLAYI!

FETÖ olayı sıradan bir hadise değildir. Bu yapının gelişip güçlenmesi kendiliğinden olacak bir şey değildir. Dış bağlantıları çok güçlüdür. Hedefi, insanların manevi duygularını istismar ederek dini bozmaktır. Papa’nın başlattığı “Dinlerarası diyalog” projesinin ülkemizde ve diğer İslam ülkelerinde uygulanmasıdır. Böylece yeryüzünde hâkim olan sömürü ve modern köleleştirme düzeninin devamını sağlamaktır. Bir başka ifade ile inanan insanların kötülüklerle mücadele etme görev ve reflekslerini felç etmektir. Doğrusu biraz da olsa başarılı olmuşlardır. Bugün her türlü fenalığa, zulüm ve sömürüye, adaletsizliğe canlı tepkiler ortaya konulamıyorsa FETÖ’nün yaptığı tahribatın önemli rolü vardır. Neyse ki Allah yardım etti de bütün foyaları ortaya çıktı.  Milletimiz elbirliği ile bu belayı savuşturdu. Burada bir şeye dikkat çekmek istiyorum; 15 Temmuz Kalkışmasından sonra Cumhurbaşkanı’nın ikazlarına rağmen AB’den ABD’den günlerce ses çıkmadı. Ellerini ovuşturarak beklediler. Artık sonuç belli olunca dudak ucuyla kınadılar. Böylece dostluklarını(!) en açık şekilde gösterdiler. Artık şu gerçek iyice görülmelidir, bu millet Müslümandır. Öyleyse dinini kitabını en güzel ve doğru şekilde öğrenmesi sağlanmalıdır. Zira baskı, yasaklama ve kısıtlamanın hiçbir yararı yoktur. Aksine yanlış öğretilerin, klikleşmelerin nelere mal olabileceğini hep birlikte gördük. Artık zaman, kardeşlik vaktidir. ‘’ Bütün müminler kardeştir’’ Bu düstur bizi gerçekten kardeşliğe götürür. Güçlü kardeşlik bağları da birlik ve bütünlüğün tek teminatıdır.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ – BAŞKANLIK SİSTEMİ

2016 yılında yeni Anayasa ve özellikle başkanlık sistemi çok konuşuldu. Halen de mecliste görüşmeler devam ediyor.

Başkanlık sistemi bütün dertlerden kurtulmanın ilacı olarak sunuluyor.

Oysa Türkiye’nin kurtuluşu “Adil Yönetim ”den geçer.

Adil yönetim ancak, “Doğru Hak Anlayışı” ile mümkündür.

Türkiye, şekil değişiklikleriyle kurtulamaz, ancak zihniyet değişikliği ile kurtulur. Batı zihniyeti, Türkiye’ye uygun bir zihniyet değildir.

Anayasa ve başkanlık sistemi ile alakalı Saadet Partisi’nin görüşlerini cumhurbaşkanlığına, Meclis başkanlığına ve parti genel başkanlarına sunduk.

 Özetle söylemek gerekirse; 

Hiçbir zaman, yargıya müdahale olmamalıdır. Talimatlarla yapılan yargılamalar toplum vicdanında her zaman derin yaralar açar.

Yeni anayasa ve Başkanlık sisteminde en önemli önceliklerden bir Adil Bir Yargı sisteminin olmasıdır.

Meclis güçlü olmalıdır. Denetim dışı kalan bir başkanlık sistemi ülkeyi büyük sıkıntılara götürebilir.

2016’nın son günlerinde birlikte değerlendirmelerde bulunduk. Saadet Partisi olarak görüşlerimizi ifade etmeye çalıştık. Cenab- Hak birliğimizi, kardeşliğimizi güçlendirmeyi nasip etsin. Milletimize daha müreffeh bir Türkiye’yi ve yeniden büyük Türkiye‘yi nasip etsin. Türkiye’mizin öncülüğünde adil temeller dayalı yeni bir dünyayı kurmayı nasip etsin. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum.”