Tarih: 10.03.2010 20:27

Şiirde İlham Göreceliği…

Facebook Twitter Linked-in

 

Şiirde İlham Göreceliği...

Nasıl olur da bir insan, peygamberlik ya da ermişlik vasıflarına sahip olmadığı takdirde birden kendi dışından gelen bir etkiyle hiç görmediklerini yazabilir? Şiirde ilham olduğunu savunanların en büyük yanılgıları içinde bulundukları agnostizm etkisidir. Şiiri hala Platon'un yaşadığı zamanlardan kalma esrar ya da içki partilerinde yazılan dizelerden ibaret gören ya da ne olursa olsun bir gizem bir bilinmeyen arayan kişi şiirin doğasına aykırı hareket etmiş olur.

Şiirin doğası nedir peki? Bana göre şiir kişinin edebiyata karşı isyanı ve aynı zamanda saygı duyuşudur. Kelimeler imgeleri, olayları, kişileri hiç olmadıkları gibi tanımlamak için hazırdır şiir tarlasında. Normal bir cümlenin şiir evreninde yeri fakat şiirle yoğrulan çetin ve yalın deyişler karmaşık gözüken şiir içinde kınından sıyrılmış bir bıçak gibi kendini gösterirler. Ahmet Arif bu konuda çoğu tabuyu yerle bir eden ve halkın şiirinde kendini bulmuş bir ustadır. ‘Akşam erken iner mahpushaneye, ejderha olsan kar etmez...' dizelerimdeki sade fakat vurucu anlam şiirin doğasını açıklayıcı niteliğe de sahiptir, her sese açık ve asla kalıba sığmayan bir derya.

Şiirde akıl özellikle yapısal ve imge sistemi alanlarında önemli yer tutar. Duygular tabi ki kelimelerin dolu olmasını ve şiirdeki vuruculuğu belirler ancak şair ne hissederse hissetsin onu sistematik bir şekilde ortaya koyamazsa iyi şiiri yakalayamamış olur. Usta şairlerin çoğu duyguların tutarlı ve doğru bir şekilde şiirleştirilmesini gerçekleştirdikleri için unutulmayan dizelerin sahibi olmuşlardır. Genç şairlerin çoğu sevgiliyi düşünürken ‘Ben sana mecburum, bilemezsin...' mısralarını aklından geçirmemiştir ki...

Şiirde ilhamı savunanlara karşı daha makul bir düşünceyle karşı çıkılabilir. İnsan gördüğü her şeyden etkilenir. Bu ya gerçek reaksiyonlarla olur ya da bilinçaltı denen bilinmeyen depoda birikir. Kişi dikkatli bir gözlemciyse ve şiirselliğe yatkın bir ruha sahipse elde ettiği bu tecrübeler kâğıtlara dökülecek mantaliteye ulaştığı anda şiir olmaya hazırdır. Bu da farkındalık olarak adlandırılabilir. Şair bilinçli ya da bilinçaltından gelen bir etkiyle, farkında lığa ulaştığı olayları şiirleştirebilir ancak. Şiirin ya da imgenin dışarıdan gelen, zaman zaman ilahi ya da mistik bir etkiyle şaire adeta bahşedilen bir hediye olduğu düşüncesi bence komik ve yetersizdir.

Olaya pozitivist ya da sezgici bir gözle bakmaktansa ciddi anlamda şiire odaklanmanın doğru bakış açısını oluşturacağına inanıyorum. Bir şiir yazmayı denemek, keyfiyetten uzak bir şekilde edebi bir eser oluşturmanın dışarıdan gelen mistik bir etkiyle gerçekleşemeyeceği kanısındayım.

                                                          




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —