EVREN BULUT RÖPORTAJ...
---Orta solu ve biraz daha genç düşünen nesilleri de toparlayıp kendine iktidar yolunu aralayabilecek en hazır kişi bence Sayın Mustafa Sarıgül dür.
-Bu gün TBMM de iktidarda olsun muhalefette olsun tek bir çatlak ses duyabilir misiniz?
---Bütün bu sıkıntıların başında demokratik bir siyasi partiler kanunu yatıyor.
---Bu ülkedeki Sendika Başkanlarının %90 ı; 20 yıl önce emekli olmuş işçilerden... Dernek Başkanları da aynı
--- Sadece çiftçiler değil; 2 Milyon Kamyoncu var; milyonlarca emekli var, onların da temsilcileri yok... Var mı mecliste?
---Başbakana gübrede oynanan oyunlar tam olarak anlatılamıyor.
---Yanlış yapmışız küpeyi insanlara takmak gerekiyormuş...Biz hayvanlara taktık..
---Tarım politikalarını masa başı memurlar ve bürokratlar belirliyor.
---Bu yıl çiftçi çok Kol Bastı oynayacak...
19.20.21 Dönem Edirne Milletvekilli Evren Bulut siyaset hayatımızın en renkli simalarından biri olarak, Edirne'nin siyaset tarihine önemli hizmetleriyle yazılmış biridir.
Bu gün içimizden biri, çiftçi Evren olarak günlerinin büyük bir bölümünü İpsala'nın Yapıldak köyünde; doğduğu yerde hiç kopmadığı, kopamadığı çiftçiliği yaparak geçiriyor.
Onu tanıdığım günden bu yana hep iki sevdası vardı; biri kara sevdası ki bu gün de hep onunla; onu hiç terk edemedi, ekip biçtiği vefalı dostu toprak... Diğeri ise kara topraktan bıkmadan usanmadan uğraşan ve ona göre hiçbir zaman değeri anlaşılmayan ama kendiside hiç değer bilmeyen Çiftçiler! Gerçi çiftçilere biraz kırgın, dargın gibi dursa da o insanlarına da kara sevdalı...
Artık insanlarla uğraşmam dese de yalan söylüyor. Külliyen yalan ben biliyorum; yine oduna gidenin nacağı; suya gidenin şapşağı...
Yoruldum dinleniyorum; kendimi dinliyorum ve artık bu gün yaptığım her şeyi (iyilikleri kastediyor!) akşam olunca unutuyorum. Bu söylendiği kadar kolay değil... Ben bu olgunluğa iki yıl kendimi sıkarak ulaştım. Diyor.
Ne zamandır ziyaretine gitmeyi planlıyorsam da her seferinde bir aksilik çıktığından bir türlü Evren Bulut ile bir araya gelemiyordum. Bu sefer gözümü karartım ve geçtiğimiz pazar günü İpsala'da olmamı değerlendirdim ve sabah erkenden kalkıp; Kocahıdır Beldesi eski Belediye Başkanı İhsan Önsal'ı da alıp Yapıldak köyüne gittik.
Köy kahvesinde sabah çayını içerken bulduğumuz Evren Bulut'a sürpriz yaptık... Uzun zaman bir araya gelmeyişimizin acısını çıkartırcasına, öyle bir sohbet yaptık ki; sormayın gitsin... O her ne kadar ben sana sonra gelirim iyi bir söyleşi yaparız dediyse de; ben bu anlattıklarımızı yazıp okuyucularımla paylaşacağım dediğimde; her zamanki nükte damlığı ile 'ne yapalım kaderde bu da varmış, mahkemede görüşürüz o zaman ' dedi.
H.Yasa; Sayın Bulut sizi çok iyi gördüm nasıl bu kadar dinç kalabiliyorsunuz? Nasıl oluyor da böyle hayat dolu genç ve neşelisiniz?
E.Bulut; sevgili kardeşim en çok sevdiğim işi yapıyorum ve mümkün olduğu kadar gündemden ve olaylardan uzak durmaya gayret ediyorum. Burada kendi köylülerimle çocukluk arkadaşlarımla bir arada yaşıyorum. Toprakla uğraşıyorum. Köy hayatı, temiz hava birde gerçek dostlarımla buluşuyorum...Eee bütün bunlar olunca insan mutlu ve huzurlu oluyor tabii ki..
H.Yasa; Bütün çiftçiler hayatından şikâyetçi. Sen; ben çok mutluyum diyorsun...
E.Bulut; bak şimdi belden aşağı vurma. O iş başka; bende her çiftçi gibi her zaman şikâyetçi ve mutsuzum. Maalesef çiftçi hiçbir zaman hak ettiği değeri bulmadı, bulamadı.
Bu günde bu durumunda hiçbir değişiklik yok. Yok, ama bunda en büyük suçlu yine kendisi... Bak şimdi açtın benim yaralarımı yine...
H.Yasa; ne yapsın bu çiftçi? Ekiyor biçiyor, her türlü olumsuzluğa karşı mücadele ediyor; seçiyor...
E.Bulut; hah işte mesele burada. Seçiyor da kimi seçiyor. Bu memleketin asıl sorunu demokraside. Bu gün Meclisi dolduranları Partilerin Genel Başkanları seçip milletin önüne sürüyor; seçin bunlardan birini diyor. Millette onları seçip meclise kendi Milletvekillerini gönderdiğini zannediyor. Bu gün TBMM de iktidarda olsun muhalefette olsun tek bir çatlak ses duyabilir misiniz? Duyamazsınız çünkü orada olanların tamamı, koltuklarını korumak için Genel Başkanlarının iki dudağından çıkacak söze bağlılar. Milletin sözü oraya gitmek için yeterli olmuyor maalesef.
H.Yasa; Bu seçimlerde Başbakana bir işaret verdi sanki Çiftçiler daha ne yapabilirler ki?
E.Bulut; sadece çiftçiler değil; 2 Milyon Kamyoncu var; milyonlarca emekli var, onların da temsilcileri var mı mecliste? Yok... Kim bu insanların dertlerini gündeme getirecek? Bütün bu sıkıntıların başında demokratik bir siyasi partiler kanunu yatıyor.
H.Yasa; bu hafta Cuma günü Sayın Mustafa Sarıgül Edirne deydi; o da aynı şeyleri söylüyor.
E.Bulut; Sayın Sarıgülü 80 li yılların başından tanırım. Cesur ve çalışkan bir insandır. Aklın yolu birdir. Demokrasi herkese her zaman lazım olmaz, bizim ülkemizde özellikle siyasi liderlere sadece seçilene kadar demokrasi lazımdır. Seçildikten sonra herkes kulağının üzerine yatar. Sarıgül gibi cesur ve kendine güvenen liderler halkından korkmaz. Milletinden korkan siyasetçi olur mu?
H.Yasa; olur mu?
E.Bulut; bak yaralarımı deşme... Olmaz olur mu? Bu gün kaç kişi milletin tercihlerine önem veriyor? Bu gün kaç tane Parti başkanı Siyasi partiler kanunu değiştirelim diyor? Neden bu memlekette Sendikalar ve Dernekler kanunları değişmiyor? Neden insanlarımız yeni yüzleri siyaset sahnesinde görmüyor? Bu ülkedeki Sendika Başkanlarının %90 20 yıl önce emekli olmuş işçilerden... Dernek Başkanları da aynı... Neden bu ülkede büyük takımların yöneticileri sporculardan çıkmaz?
H.Yasa; Sayın Sarıgülle yaptığımız sohbetten; Sarıgül'ün çok kısa bir süre sonra yeni bir parti ile Türk milletinin önüne çıkacağını algıladım, bu arada Hüsamettin Cindoruk'ta Demokrat Partinin başına geçti. Sağda ve orta solda ki bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
E.Bulut; Bak önce şu çiftçinin işini bir kapatalım.
H.Yasa; olur kapatalım...
Bu yıl çiftçi çok Kol Bastı oynayacak...
E.Bulut; sen şimdi Edirne ye döneceksin ya; orda bizim Kırkpınar davulcularına ve zurnacılarına selam söyle... Bu yıl çiftçi çok Kol Bastı oynayacak... Kol bastıyı çalmayı örgensinler.
H.Yasa; kol bastı da nerden cıktı şimdi...
E.Bulut; durup dururken çıkmadı tabiî ki... Dünyayı sarsan Ekonomik Kriz Türk çiftçisine Eylül, Ekimde gelecek gibi gözüküyor. Hükümetin tarım politikalarını masa başı memurlar ve bürokratlar belirliyor. Maalesef Başbakana gübrede oynanan oyunlar tam olarak anlatılamıyor. Sadece gübre değil tabiî ki; tarım camiası maalesef sahipsiz ve temsilcisiz bırakılmıştır. Sonuç biz çiftçiler bu sene harmanda çok iyi kol bastı oynarız.
H.Yasa; siyasetçiler bu kadar mı kuşatılmış? Nasıl oluyor da senin benim gördüğümü göremiyorlar?
E.Bulut; dünyayı sadece siyasetçiler yönetse belki görecekler. Dünya da 36 adet dev kartel var. Bunlar öylesine güçlü kuruluşlar ki insanın aklı alamaz. Bu karteller güçlü lobi faaliyetleriyle dünya ekonomisine yön veriyorlar, tabidir ki dünya siyasetine de..Neyse fazla derine inmeden biz dönelim Sarıgül ile Cindoruk'a ...Son secimler gösterdi ki siyaset sahnesinde bazı boşluklar oluşuyor. Bu boşluğu merkez sağda en iyi dolduracak ve genç, bilgili, donanımlı bir lider adayına teslim edecek tek kişi elbette Hüsamettin beydir. Öte yandan orta solu ve biraz daha genç düşünen nesilleri de toparlayıp kendine iktidar yolunu aralayabilecek en hazır kişi bence Sayın Mustafa Sarıgül dür. Konjüktür bu iki liderin önünü açıyor gibi gözüküyor. Bence her ikisi de olası bir erken seçime hazırlıklı yakalanacak kadar bu işe hızla girecektirler.
H.Yasa; Siyasete bu kadar uzak kaldınız size yaşanan bu süreçte hiç gelmediler mi? En azından fikrinizi soran olmadı mı?
E.Bulut; AK Parti kurulduğunda bana geldiler, ben artık bu işlerle uğraşmayacağım dedim ve onlara bazı isimler önerdim. Dedim ki bu isimleri size falanca gazeteci toplar... Alın onları konuşun. Edirne siyasetini onlarla çekip çevirirsiniz. Dediğimi yaptılar ama o toplantıya çağırılanların hiç birisi o gün verilecek görevleri kabul etmediler. Şimdi hepsi AK Partideler. Arada bir beni de eleştiriyorlar...
H.Yasa; Cindoruk diyor ki bu işe delikanlılar lazım. Bende delikanlının ağa babasıyım... Sizde kendinizi delikanlı olarak görüyor musunuz?
E.Bulut; yok ben kendimi delikanlı olarak görmüyorum. Demek istediğin siyasetse ben delikanlı değilim. Maalesef hala toplumumuz dürüstlerden ve doğru söyleyenlerden hala pek hoşlanmıyor. Dost acı söyler diyorsunuz size sırtını dönüyor. Ben bir ilke imza attım 400 KM tarımsal sulama için elektrik hattı çektim. Enezden, Suakacağı köyüne kadar. Trakya'nın her noktasına bir kantar kurdum, çiftçim mahsulünü köyüne en yakın noktaya döksün diye. Edirne'nin kanalizasyonu yokken Köylerde 90 KM kanalizasyon yaptırdım. Vatandaşlarım faydalansın diye 26 noktada toprak tahlil laboratuarları kurdum. Bu gün hepsi kapatılmış. Edirne nin birçok köyünde boru sistemiyle kapalı sulama çalışmalarını başlatıp, Türkiye de ilk kez yamaç arazilerin sulanması işini başlattım. Bu gün Hamzadere ve Çakmak tan bahsederken benim adımı dahi anmayanlar bu yıl Trakya çiftçisi Kol Bastı oynarken nerede olacak? Ben hayvan ıslah kanununu çıkartıp bütün hayvanlara küpe taktırdım. Yanlış yapmışız küpeyi insanlara takmak gerekiyormuş... Onun için ben siyasetin delikanlısı değilim.
H.Yasa; sağ olasın ağzına diline sağlık ne güzel konuştuk. Arayı açmadan sık sık buluşalım ve dertleşelim.
E.Bulut; konuşacak çok şey var ama benim bu anlattıklarımı kimse beğenmez sen sen ol sakın bunları yazma. Sen şimdi unutmadan davulculara ve zurnacılara söyle yeter. Unutma bak Kol bastı... Duyurabilirsen başbakana da söyle; deki; bu yıl harmanda çiftçiler Kolbastı oynayacaklar!
Bu güzel sohbetten bana kalanları sizlerle paylaştım. Bir gün sohbetin kalan kısımlarını da sizlerle paylaşacağım ama onu diğer sohbetle birlikte izin alarak yazmalıyım diye düşünüyorum.